Perşembe

Kage bunshin no jutsu!


Kulaktan kulağa duyulan animeler diziler bazen insanları soğutur ya, işte ben de o şekilde yaklaşıyordum Naruto animesine. Herkesin izlediği özenme vsdir. Moda diye izleniyordur düşüncelerinden alı koyamadım kendimi.
Elimde tüm sezonları bulunurken bir kaç bölüm izleyeyim dedim, neymiş bu naruto. Ama öyle bir sardı ki o 2-3 bölüm bir günde 36 bölüm oldu... İlginç bir şekilde bağladı kendine ve etrafta "nante" "datte bayo" "rasengan" diyerek dolaşmaya başladığımı farkettim.
Anime öylesine bir kurgu veya hikayesi olan sıradan bir anime değil. İçeriğinde güzel mesajlar, hayattan parçalar, arkadaşlık ve aile kavramlarına göndermeler var. Bunun yanında tabii ki eğlencelik aksiyon ve komedi.

Zorda kalınca veya canın sıkılınca istemsizce ellerin bir araya geliyor ve kimsenin duyamadığı ama kendi duyacağın şekilde sözler dökülüyor ağzından:
"Kage bunshin no jutsu!"

Pazartesi

nazım demiş ki
" Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar;
sevdiğine sevgini verdiğin müddetçe
ve vere bildiğin kadar
GENÇSİNDİR!!!"



ölene dek genç kalmak ister bu gönül
ölene kadar hissetmek ister yanında olmayınca o sızıyı
ve akıtmak ister kelimelere içindeki gerçek sıcaklığı
ki
okudukça ısınsın yalnız yürekler

Perşembe

Kremalı Mantarlı Fettucini


 Kremalı mantarlı fettucini...
Restoranlarda yapılan ve genellikle berbat olan bu makarnayı yaptı ilk kez bana geldiğinde...
O kadar lezzetliydi ki... Şaşırıp kalmıştım...
sonra öpmüştüm onu o kremalı kremalı dudaklarla...
Bana bıraktığı en güzel miras öğrettiği en güzel şey Kremalı Mantarı Fettucini...
Her lokmada dudaklarını hatırlarım... kokladıkça tencere başında aç aç onun yemeği pişirişini seyredişim akla gelir...
Ve şu anda da yiyorum Kremalı Mantarlı Fettucini...

Cuma

Hayatın Sırrı


Aynanın karşısına geçtiğinde gördüğün şey hayatın anahtarıdır...
Hayatın sırrı da bu anahtara gözün gibi iyi bakmakla çözülebilir ancak...
Eğer anahtarı kaybedersen o kutuyu asla açamazsın
Sırrı çözemez, içeriğini öğrenemezsin...

Çarşamba

Hangimiz kadınız hangimiz erkek?


Twitterda gördüğüm bir ileti:

İki cinsiyet de birbirine bok atmaktan vazgeçmeyecek anlaşılan...
Evet yapısal olarak farklıyız ey kadınlar ve erkekler ama hiçbirimiz birbirimize üstün değiliz
Bende olmayan sende var sende olmayan bende... Puzzle gibiyiz... birbirimizi tamamlıyoruz, o mükemmel deseni oluşturabilmek için birbirmizin açıklarını kapatabiliyor, eksiklerini tamamlayabiliyoruz...
Biz "bir"iz...
Bunu anlamayan kadınlar ve erkekler
asla mutlu olamazsınız, olamayacaksınız...

Pazar

Sevgili, Hararetle Siyaset Tartışıp Ülkeyi Kurtaran Arkadaşlar, Sözüm Size...


 Arkadaşlarım, görüyorum ki birbirinizi yemekle oldukça meşgulsünüz tıpkı ülkenin neredeyse tamamının yaptığı gibi.
Sandıklardan çıkan sonucun "Evet" olacağını zaten adımız gibi biliyorduk ki görünen köy kılavuz istemez. Kalkıp "Cumhuriyet elden gitti" gibi yorumlar yapıyorsunuz, yapılıyor vs ancak şunu düşünüyorum,
Burada edebiyat parçalamak dışında bir şey yaptınız mı hiç?

Oy vermekle, mitinglere katılmakla, propaganda yapmakla, muhalefeti desteklemek veya hükümet yanlısı olmakla devleti düzeltemez Cumhuriyeti kurtaramazsınız.
Birbirimizi kandırmayalım
Muhalefetçi arkadaşlar;
CHP bir kurtuluş yolu mudur? Hayır... Muhalefete şöyle bir göz attığımızda yapılan şeyin sadece sidik yarıştırmaktan başka bir şey olmadığını görmekteyiz. Propaganda miting ve oy vererek diyelim ki muhalefeti getirdiniz hükümet başına... Ne olacak? Cumhuriyet mi kurtulacak? Bırakın allah aşkına...
Oturduğunuz yerden sızlanmak, buralarda yazı yazıp propaganda yapmak dışında elinizden gelen bir şey var mı yaptığınız? Hayır... O zaman sadece köşeden "Cumhuriyet elden gidiyor" gibi serzenişlerde de bulunmayın... Bağırınca bişi olmuyor merak etmeyin.
Emin olun hiç bir şey değişmeyecek... Hükümet yine kendini yenilemeye çalışacak bir duraklama dönemi sonra yine ağır sıkıntılar vs vs...
Hükümetçi arkadaşlar;
Diyelim ki var olan hükümet daha da ileriye götürecek sizi. Cumhuriyet anlayışı güdülmüyor hükümet politikasında evet. Kendisini destekleyenleri destekliyor evet. Kendi cebini doldurmak, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı olmak Cunhuriyet mantığına uyuyor mu hayır... 
Ancak üzülerek belirttmeliyim ki ülke yönetimi ve hükümet konusunda hiç bir şey yapılamaz... Yapılamaz...
Yırtmayalım bir taraflarımızı...
Meclis mantığının, hükümet yönetiminde ortak bir karar alınması için var olduğu gerçeğini unutup, bir sürü parti, bir sürü ayrılıkçı fikir ve her biri birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan, ortak çalışma mantığından bihaber, bir bina dolusu adam mı kurtaracak Cumhuriyetinizi?
Uyanın artık uyanın...

Saçma sapan serzenişlerle olacak bir şey değil bu...

Ya komple Meclisi düşüreceksinz ki eğer bunu yaparsanız ülkenin içinde bulunacağı kaos yüzünden Ermenisinden, Kürdüne, Lazına kadar her toplum kendi payına düşen parçayı kapmaya çalışacak ve ülke tamamen bölünecek. Ülkecikler oluşacak...
Ya da oturduğunuz yerde edebiyat parçalayarak ülkeyi kurtarmaya devam edeceksiniz...
Gerçekler acı'dır, hükümet ve yönetim ile ilgili yapılabilecek hiç bir şey yok...
Her yenilik, her değişim biraz daha sarsacak temelini Türkiye Cumhuriyetinin. Ve en sonunda tahta kuruları tarafından içi boşaltılmış bir ağaç misali ufak bir darbede parça parça olacak...

Ben politika ve politikacıdan nefret eden biriyim, herhangi bir partiyi desteklemiyorum. Saçmalıktır çünkü...
Parti mantığı ülkeyi bölmekten başka hiç bir işe yaramaz.
Yukarıdakiler benim kendi fikirlerimdir ve eleştiriye açıktır.

Cumartesi

Üniversite Yanılgısı


Sevgili arkadaşlar, toplumumuzda en sık gördüğüm yanlış anlamalardan biri üniversiteler üzerine olan düşüncelerden kaynaklanmaktadır. 
"Hangi bölüm olursa olsun üniversite olsun yeter ki" düşünce ve zihniyeti, üniversite mezunu olanların hemen iş bulacağı yanılgısını doğurmaktadır. Ancak şöyle bir gerçek vardır ki, üniversite mezunu bir insanın iş bulabilme şansı diğer insanlarla aynıdır. Sadece kendi dalında spesifik meslek kollarında okuyan (tıp, diş hekimliği, öğretmenlik vs) kişilerin daha belli gibidir yapacakları işler. Ancak şöyle de bir gerçek vardır, üniversite mezunlarının büyük bir bölümü mezun oldukları mesleği yapmazlar...

Üniversite okuyup bitiren bir arkadaşımız iş konusunda ne kadar tecrübeli olabilir ki? Stajları asan, dersleri ucu ucuna geçen bir kişi nasıl meslek sahibi olabilir okuduğu bölüm üzerine? Saçmalık... Üniversite çoğu kez gereksiz bir gurur ve kapris katar kişiye. Evet itiraf edelim kendimize, sırf üniversite mezunu olduğu için "burada çalışmam, bunun altında çalışmam" gibi düşüncelerle yan gelip yatan, kendine faydası olmayan insan sayısı maalesef fazladır.

Hani diyorlar ya "üniversite mezunları bile iş bulamıyor", aslında yapılacak o kadar fazla iş var ki. Sadece çalışmayı kendimize yediremiyoruz. 1500 - 2000 TL ile işe başlamayı hayal eden sayın üniversiteöğrencileri, sorarım size, kaçınız iş tecrübesi olmadan bir işe alınabilirsiniz ki?
Bir de üniversite bitirince çok büyük adam olacağını, halktan saygı göreceğini düşünenler var. Arkadaşım, diploma değil adamı adam yapan. Sen ucu cuna bitiriyorsun okulu sonra gururla üniversite mezunuyum diyorsun. Bırakacaksın tıraşı  Elindeki kağıt parçası gayet basılabilir bir materyal...  Evet sana bazı yetki ve sorumlulukları veriyor olabilir ancak sen zaten boşsun neye yarar?

Günümüzde üniversite diplomasının sadece bir etiket olarak kullanıldığını görüyoruz ancak etiket karın doyurmuyor maalesef. 
Bir kaç örnek vermek istiyorum, lütfen ilgili bölümlerdeki arkadaşlarım da yanlış anlamasın.
Diyelim ODTÜ Felsefe bitirdiniz. Çok güzel... ODTÜ gibi bir okuldan mezunsun, etiket sağlam... Kız istemeye gittin. Okul ve mezuniyet mükemmel tamam eyvallah... Sana sorulan ikinci soru "ne iş yaparsın"...
Evet, ne iş yaparsın?
Devam edelim:
Tembel bir mühendislik öğrencisisin. Zorla birtirdin okulu. Kaliteli bir okuldan mezunsun. Ancak işle ilgili bişi bilmiyorsun sadece diplomanın arkasında hava yapıyorsun. ve bölümünle ilgili iş bulamadın. Ne kadar karnını doyurabilir bu diploma???

Özetlemek gerekirse, üniversite kişiye sadece yol gösteren bir araçtır ancak buradan mezun olan kişi ne anında iş bulur, ne adam olur... 
Kendini geliştirmezse üniversiteye gitmiş gitmemiş neye yarar?

Okuduğunuz için teşekkür ederim arkadaşlar... Fikirlerinizi de görmek isterim bu konu ile ilgili...

Perşembe

Tebessüm


TEBESSÜM

İşte, bir gün daha doğuyor yine
Umutları ellerimde biriktirerek
Sunuyorum sana ki,
Sürekli gül hiç üzülme


Yüzüne çok yakışıyor o sevimli tebessüm,
Yaklaşmamalı yanına hüzün,
O şirin yüzde süzülen har damla yaş
Birer hançer oluyor benim yüreğimde


Umursamamalı aslında hayal kırıklıklarını
Başını geriye çevirmeden, önüne bakmalı
Hayat güzel, sen güzel, umutlar güzel,
Dert etmeye değecek bir şey var mı?


Hadi yaklaş yanıma, koy başını dizlerime
Bir kedi misali başını okşarken
Ağzımdan sevgi sözcükleri dökülsün
Dünyanın en güzel ve şirin şeyi diye


Bilinmez, dünyanın sana ne vereceği
Ama pozitif olmalı hayatta
Öyle ki yarınların geleceği bile şüpheli bazen
O yüzden bugünü iyi değerlendirmeli


Nedense seninle ne zaman karşılaşsam
Ne zaman konuşmaya başlasam
Bir tebessümdür peydah oluyor yüzümde
Mutluluğum ellerime yansıyor, titriyorum


Ben dört elle sarıldım hayata
Aksilikler her zaman buradalar, burada olacaklar
Onlara yardım etmek yerine görmezden gel,
Böylece seni rahat bırakacaklar

Pazartesi

Günün sözü

"Var" olup "boş" olmak, bir "hiç" olmaktan iyidir 

Pazar

Gece


Bazen oturursun balkonda
Geceyi izlersin tek başına
Aklından geçer o meşhur büyük aşklar
Dağları delen Ferhat, çölleri aşan Mecnun
Bir yudum daha alırsın biradan
Bu sefer kendini geçirirsin aklından
Hayatını süzersin, anılarını
Ve şunu görürsün
Sabah seni sarmalayan aşk,
Gece balkondan gökyüzünü izletiyor yapayalnız...
E.Ünsal

Perşembe

Dumandaki Ruh


Hayat her zaman oyun oynar
Nefesini içine çekmek gibidir aslında yaşamak
Hava almazsan ölürsün, bırakmazsan ölürsün
Dudaklarının arasından havaya karışırken ruhun
Düşünme fırsatı bulursun o bedenden çıkarken
Ben ne yaptım diye
Unutma;
Hayat yaptığın seçimlerdir
Onları yaşarsın, onları benimsersin, onlarla ölürsün
Hepsi senin elindedir
Ve zaman gösterir her şeyi...
Büyük konuşma demişler büyüklerimiz
Asla asla deme diye...
Ben aslalarımı yedim bugün de yiyeceğim gibi
Yapmayacağın şeyleri yaparsın, düşünmeyeceğin şeyleri düşünürsün
ve öyle bir an gelir ki
En yanlış olan şey doğru görünür gözlerine...,
Sen dediğimi yap yaptığımı yapma çocuk,
Ben aslalarımı yedim yiyorum yiyeceğim
Bir sigara dumanıdır musallat olacak dudaklarıma
Sonra ona karışacak ruhum alkol kokan dudaklarımın arasından
Ve unutma çocuk
Hayatın ne getireceği belli olmaz...