Cumartesi

Hayatın Kalıntıları

Geçiyor günler her zaman daha iyiye gitmesi gerekirken neden daha kötüye gidiyor. Kafamı dağıtmam gerekirken içimdeki her şeyi dışarı dökmem gerekirken neden inadına daha da içeri kenetleniyorlar?
Etrafımdaki herkes üzerime düşüp “geçecek” derken aslında daha kötüye gbidiyorum. Bir arkadaşım bana “Emre herkes yalan söylüyor, geçmeyecek, her duygusal şarkıda ağzına sıçılacak, acısı sürekli içnde kalacak... doğruyu söylüyorum sana bu acı kalıcı” demişti... teşekkür ediyorum o yüce dosta ki bana doğruları söylemiş gerçekten de geçmeyen bitmek bilmeyen bir kanama bir  açık yara var. Korkuyorum her adım beni resmen daha da bir batağa götürüyor...
Zayıflık mıdır bu? Bilmiyorum... Zayıflıktan ziyade gerçeğin ta kendisi bu... Acının ta kendisi...

Biliyorum benim çektiğim sıkıntı ve acı sadece beni ilgilendirir, sadece be bilirim ne yaşadığımı... Bir başkasının umurunda bile olmazken bu acıları yaşamak olgunlaştıracak güya beni... tamamen zırva...

Nedir ya nedir anlamıyorum. Nedir benim gibi neşeli benim gibi pozitif bir adamı karamsar ve negatif yapan. Nedir beni Volkan Konağın Mimoza çiçeği şarkısındaki gibi çekilmez ve nalet bir adam yapan? Bazen bilinenler bilinmezden gelinir, görülene göz kapatılır... ömrünün sönmesi pahasına boşverilir bazen...
Yaptığın seçimler canını yaksa da, öldürse de, içinde bir sıkıntı yaratsa da onu yaşamak zorundasındır. Seni öldürmeyen güçlendirir derler ya, yalan... gerçekten yalan... seni öldürmeyen süründürür...
Iskalanan bir yaşam, karanlığa doğru giden bir güneş, saçmalayan bir bünye, kırıln bir kalp, kaybolan bir güven...
İnsanlara bakarken bile artık şüpheyle korkarak yaklaşıyorum, yüz kaslarımın “gülme” denilen eylemi gerçekleştirmesi sadece fiziki bir reaksiyon olarak kalıyor çünkü gözlerimde o dipsiz hüzün ve keder yerini alıyor yine...

Ağlasam belki bu kadr canım yanmaz ancak bilmiyorum ne yapacağım...

Sanırım ömrümü kısaltmanın bir yolunu aramaktayım...

Hayat neşeli ve eğlenceli ama bana sahne arkasından mendil uzatıyor göz yaşlaımı sileyim diye... O palyaço hikayesindeki palyaçoya döndüğümü hissediyorum artık... İnsanların sıkıntısına çözüm bulup morallerini düzelten o Emrenin moralini kim düzeltecek ki?

Kimse...

Sonu olmayan bir yol, dibi olmayan bir çukur sadece...

Neyse söyleyeceğim şeyi özetleyecek olursam:
Hayatımdaki tüm herşey tersine deöndü mutluluk yerine hüzün neşe yerine keder espriler yerine suskunluk geldi...

Ne narsistlik kaldı, ne güven, ne sevgi ne başka güzel duygular... hepsi gitti...

Geriye kalan; Boş bir kabuk ve bir kaç damla göz yaşı...

Tarih: 19.10.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder